13 Şubat 2014 Perşembe

Matbaanın Bulunuşu ve Türkler

Matbaa denilen makine, Alman Gutenberg'in yaşadığı çağdan 6-7 asır önce de biliniyordu, kullanılıyordu; o makine ile sayısız kitap basılmıştı.

Geniş çaplı bir araştırma yapıldığında, aslında matbaa denilen ilk araç Çin'de ortaya çıkmıştır. Onlardan binlerce yıl önce, Mezopotamya kavimleri, aynı yolla hazırladıkları klişeleri yumuşak kile bastırıyor, bu kile bastırıyor, bu kili sayfa biçiminde pişirip sertleştiriyorlardı. Çinliler'in bu konuda gelişmelerinin en önemli faktörü, kil yerine kağıt kullanmaları idi.


1900'lü yılların başlarında, Doğu Türkistan'ın Turfan şehrinde ve diğer bazı merkezlerde yapılan kazılar, bilim adamlarını önemli derecede şaşırttı. Toprağın altından, şimşir gibi sert ağaç parçalarına oyulmuş birçok Uygur harfi çıkarılmıştı. Sonra yüzlerce basma kitap bulundu ve Almanya, Fransa, İsveç, İngiltere ve Rusya müzeleri Uygur kültürünü, edebiyatını ve sanatını yansıtan bu değerli kitaplarla zenginleşti.

745 ila 940 yılları arasında Türkistan'da yüksek bir medeniyet kuran Uygur Türkleri, klişe kalıp değil, müteharrik (hareketli) harfler kullanıyorlardı. Daha sonra bu harfleri satırlar halinde dizip kitap sayfaları hazırlanıyor, sonra da kağıda basıyorlardı.

8'nci yüzyılda Türkistan'a gelen Arap tüccarlar, kağıt yapımını Türkler'den öğrenerek memleketlerine götürmüşlerdi. Avrupalılar ise, ancak 12'nci yüzyılda, Endülüs Emevileri'nin hocalığı ile kağıt sanayiinin temelini atabildiler. Sonunda 14'ncü yüzyılın başlarında, Cenevizli gemiciler sayesinde, matbaa Doğ'dan Batı'ya taşındı.

15'nci yüzyılda, Hollanda ve İtalya'da hareketli harfler imal edip, onlarla kitap basanlar vardır. Yani Gutenberg, Avrupa'da ilk matbaacı değildir. Onun yaptığı şey, bir sermayedar bularak bu tekniği geliştirmek ve baskıyı daha hızlı hale getirmekten ibarettir.

Türk matbaacılığının gecikmesinin en önemli sebebi; matbaayı kurmak, yüzbinler beki de milyonlarca insanın ekmek kapısınını kapamak, onları fakirliğe mahkum etmek sonucunu getirecekti. Zira, 18'nci yüzyılın başlarında, sadece İstanbul'daki hattatların sayısı 90 binden fazlaydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bilgi Ara